Ali KARAABALI
Pazarlama / Satış Yöneticisi
Sivil Toplum Uzmanı
IlgazFest Organizatörü
Bu Ülkenin Bekası Tarım'dır
Bekanın sözlük anlamı kalıcılık ve ölümsüzlüktür. Genel olarak biz sosyal medya ve medya üzerinden Devletin Bekası sözcüğünü çok duyuyoruz. Devletin Bekası, devletin varlığı ile doğrudan alakalı ve egemenliğin en hassas çizgilerini belirlemek için kullanılan bir terimdir.
Kısacası Bekaları olmayan milletler bir millet, bir devlet olamaz.
Tarım, insanoğlunun hayatını devam edilmesi için en önemli unsudur.
Ülkemizin nüfusunun hızla arttığı günümüzde, beslenmenin önemi de artmaktadır. Gıdanın sosyal ve ekonomik açıdan önemi önümüzdeki dönemde daha sık gündeme gelmesi beklenmektedir.
Küresel ısınma, sulak alanların hızla kuruması, buna bağlı olarak tarımsal üretimin azalması, Ülkemizin nüfusunun beslenmesi açısından çok ciddi tehlike arz etmektedir.
TÜİK ’in raporuna göre Türkiye nüfusunun yüzde 92'si il ve ilçelerde yaşamayı tercih ederken, köy ve beldelerde yaşayan nüfus geçen yıl itibarıyla 6,1 milyon olmuştur.
Tarım arazilleriyle ilgili olarak, Küresel iklim değişikliği, sel, kuraklık, orman tahribatı ekosistemi ülkemiz içinde tehdit oluşturmakta. Yer altı ve yer üstü sularında kirlenme çeşitlilikte azalmaya neden olmaktadır. Bilinçsizce yapılan sulama, ilaç ve gübre kullanımı toprağı verimsizleştirmekte. Olumsuz etkenlerin baskısı su havzalarının kurumasına ve akarsularının yok olmasına neden olmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz içinde küresel iklim değişimi, su varlıklarının ve çevrenin korunmasını enerji verimliliği yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması ile ilgili etkinlikler yapılıyor. Ancak istenilen sonuç elde edilemiyor.
Ülke nüfusunun arttığı, tarımsal üretim ve gıda arzının azaldığı, küresel gıda krizinin yaşanabileceği endişesinin olduğu bir ortamda, her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak ve üretimi kalıcı bir şekilde arttıracak önlemleri alması gerektiğine inanmaktayım.
Bu mihvalde değerlendirdiğimize Liderlerde tarımla ilgili söylemiş oldudukları sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum;
Mustafa Kemal ATATÜRK; “Üreticilerden yoksun olan milletler üretenlerin esiri olur. Milli ekonominin temeli ziraattır. Köylü milletin efendisidir” diyerek bir ülke için üretimin ve üreticinin ne denli önemli olduğunu vurgulamak istemiştir.
ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin” demiştir. Bu sözleri çok manidar olup, tarımın ve gıdanın stratejik önemini gözler önüne sermiştir.
Mahatma Gandi “Dünya, herkesi doyuracak kadar kaynağa sahiptir. Ama herkesin açgözlülüğünü doyuracak kadarına değil”başka bir ifade ile “Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil” demiştir.
Ayrıca,
Bir Kızılderili Atasözü derki ;
“Son ağaç yok olduğunda, son ırmak kuruduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” demiştir.
Yukarda liderlerinde belirtiği gibi Tarım, sadece toplumun gıda ihtiyacını karşılamak değildir. Türkiye’de tarım sektörü, başta sanayi olmak üzere pek çok sektöre hammadde üretir ve istihdam sağlar. Mevcut topraklarımız pek çok ülkeye kıyasla avantajlı durumdadır. Türkiye bu potansiyelini doğru kullandığı takdirde, iç tüketimini karşılayacak ve daha fazlasını üreterek ihracatını arttıracaktır. Dış ticaret açığına çare olacaktır.
Yeni Siyaset Kültürü Derneği Başkanımız Faik Tunay’ın Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi(ASAM)’ da yaptığı Hollanda Tarımı ile ilgili sunumda;
Hollanda Tarımı ile ilgili olarak şunları söylemişti;
“Konya’dan 3 Bin Kilometre kare daha büyük Hollanda’nın tarım ve gıda ihracatı 2016 yılında 94 milyar Euro Ülkemizin ise Tarım ihracatı 17.1 Milyar Euro”
Sayın Faik Tunay’ın bahsettiği gibi Tarım alanında ciddi fırsatlar bulunmakta ve bunları Ülke olarak iyi değerlendirmeliyiz.
Ayrıca,
Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre dünya narenciye üretimi 2016 yılında 124 milyon ton seviyelerindeydi.
Üretimdeki sıralamaya baktığımızda ilk sırada 32,7 milyon ton ile Çin geliyor.
Çin’i sırasıyla 16,5 milyon ton ile Brezilya, 9,8 milyon ton ile Hindistan, 7,8 milyon ile ABD, 6,8 milyon ton ile İspanya ve 6,6 milyon ton ile Meksika takip ediyor.
Türkiye ise 4.5 milyon tonluk üretim hacmi ile dünya genelinde 8 ila 9’uncu sırada gidip geliyor. (4,5 milyon tonluk narenciye üretiminin 1,7 milyon tonu portakal, 1,5 milyon tonu mandalina, 1 milyon tonu da limon, geri kalan miktar da diğer narenciye ürünleri)
Sofralık narenciye türlerine önem vermemize rağmen, İspanya bu ürünlerin ihracatından ton başına 960 dolar gelir sağlarken, ülkemiz 520 dolar kazanıyor. Türkiye'den daha düşük miktarda ihracat yapan Güney Afrika, Amerika ve Çin, ton başına değer olarak bizden daha fazla gelir elde ediyor.
Sonuçta Türkiye, hem dünya narenciye üretiminde hem de sofralık narenciye ürünlerinin ihracatında önemli bir konumda. Ama hak ettiği geliri elde edemiyor.
Narenciye ürünleri sofralık kullanımın yanında endüstriyel tip olarak adlandırılan çok çeşitli ürünlerin tüketimine de konu olan bir tarım ürünü.
Narenciye kullanılarak üretilen meyve suyu, marmelat, reçel, konserve gibi gıdalar işin bir başka katma değerli boyutu.Yine endüstriyel açıdan bakıldığında narenciye ürünlerinin kabuklarından elde edilen uçucu yağlardan kozmetik, gıda, kimya ve ilaç gibi pek çok sanayi dalında yararlanılıyor.
Brezilya, tüm endüstriyel narenciye ürünleri ihracatından yılda 2 milyar doların üzerinde kazanç sağlarken. Türkiye ise 40 Milyon dolar civarındadır. Çünkü Türkiye’de narenciye işleme sanayisi henüz emekleme safhasındadır.
Belçika ve Hollanda'da narenciye üretimi bulunmamasına rağmen. Ancak narenciye ürünlerinden elde edilen meyve suyu ihracatından Belçika yılda 850 milyon dolar, Hollanda ise 710 milyon dolar gelir elde ediyor. Arjantin sadece limon suyu ihracatından 180 milyon dolar gelir sağlıyor. Türkiye’nin ise bu meyve sularının ihracatından sağladığı kazanç sadece 15 milyon dolardır.
Narenciye üretiminin Türkiye’den daha az olduğu Arjantin'in uçucu yağ ihracatı yıllık 200 milyon doları bulurken, Türkiye'nin bu pastadan aldığı pay yalnızca 500 bin dolar. Hatta uçucu yağ için 1,3 milyon dolarlık ithalatımız bulunuyor.
Narenciye üretiminde ilk 10 ülke arasında yer almamıza rağmen, narenciye meyve suyu konsantresini ithal ediyoruz. Kendi portakal, mandalina ve limonumuz dururken narenciye ürünü meyve suları için konsantre ithalatına yıllık ortalama 12 milyon dolar ödediğimizi belirtmek isterim.
Ülke olarak Tarıma karşı ilginin artması için;
-
Genç nüfus tarımsal üretime özendirilmeli ve teşvik edilmeli. Çiftçilik cazip ve karlı hale getirilmesi gerekmektedir.
-
Tarım arazilerinin tarım amacı dışında kullanılmaması ve parçalı dağınık yapısına yönelik düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
-
Ekolojik olan yerli ve yerel tohumlar korunmalı, ıslah edilerek kuraklığa ve hastalıklara dayanıklı hale getirilmeli.
-
Üreticiler gübre, ilaç kullanımı ve sulamada bilgilendirilmeli ve yönlendirilmelidir.
Sosyo-ekonomik olarak diğer ülkeleri yakalayabilmek için,
Kent nüfusunu azaltmak için,
Ülke işsizlik sayılarını azaltmak için,
Kalıcı olmak için,
Ülke Ölümsüz olması için,
Güçlü bir ülke olmak için,
3T Tarım , Tarım , TARIM
Çünkü ;
Bu Ülkenin Bekası Tarımdır.