top of page

Kenevir ve Biz

Cumhurbaşkanımızın bir toplantıda dile getirdiği Kenevir, yıllar sonra yeniden ülke gündemimize girdi.Ülkemizin en önemli Sivil Toplum Kuruluşlarından olan Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi (ASAM) konuyla ilgili olarak 19 Ocak’ta düzenlediği etkinlikte ,konuşmacılar kenevir bitkisinin geçmişten günümüze kullanım alanlarını ve küresel güçlerin Kenevir Bitkisi üzerindeki oyunlarını anlattılar. Sizlere etkinlikte geçen konularla ilgili olarak ve kenevirle ilgili olarak birkaç çarpıcı bilgi vermeye çalışacağım.

İlk olarak, toplantıya bizleri davet ederek konu hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan Yeni Siyaset Kültürü Platformu Başkanı ve Asam Sözcüsü Faik Tunay ‘a teşekkürlerimi sunarım.

Değerli Okuyucular,

Anadolu Asya kültüründe Kenevirin tarihine bakıldığında 8 bin yıllık tarihi görünüyor. Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıp”, diğer bir deyişle “Hekimlerin Piri ve Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbni Sina’nın bin yıl önce yazdığı kitapta Kenevirle ilgili olarak birçok bilgiye yer vermiştir.

Kenevirin kullanım alanlarını sıralayacak olursak;

  • Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretmektedir.

  • Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kâğıt üretilebilir.

  • Kenevir tam 8 kez kâğıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kâğıda dönüştürebilir.

  • Kenevir 4 ayda yetişir, bir ağaç ise 20-50 yılda.

  • Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicidir.

  • Kenevir dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği içintarım ilacına da ihtiyaç duymaz.

  • Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa, tarım ilacı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.

  • İlk kot pantolon, kenevirden yapılmıştır; hatta “kanvas” kelimesi kenevir ürünlerine verilen isimdir.

  • Kenevir, AİDS ve kanser tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma; romatizma, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta kullanılmaktadır.

  • Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamaktadır.

  • Kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzdur.

  • Kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine ihtiyaç duymaz.

  • Plastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebilir ve kenevir plastiğinin doğaya dönüşmesi oldukça kolaydır.

  • Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa, dayanıklılığı çelikten tam 10 kat fazla olur.

  • Binaların yalıtımı için de kullanılabilir; dayanıklı, ucuz ve esnektir.

  • Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler, suyu kirletmez; yani tamamen doğa dostudur.

  • Kenevirin ayrıca ip, halat, çanta, ayakkabı, şapka yapımı için de ideal bir bitkidir.

Türkçe ‘de kenevir yerine kendir ismi de kullanılır. "Çedene tohumu" da denir. Kendir, kenevir bitkisinin sapından çıkarılan lifin ismidir. Kenevir lifleri ve tohumundan istifade edilen bir bitkidir. Kenevir kumaş, ip, denizcilik malzemeleri, kozmetik ilaç, otomobil kaportası, sabun, selüloz gibi birçok şeyin üretiminde kullanılır. Kenevir üretimine ilk olarak Asya'nın doğusunda ılıman iklime sahip bölgelerinde rastlanmaktaymış. Hatta konuyla ilgili olarak Netflix’te bir belgesel bile yer almaktadır. Kenevir, Osmanlı döneminde "kendir, kettan, kendir lifi, kendir teli, tel kendir" ismiyle anılırdı. Kenevirin lifleri başta sicim, ip, urgan ve kumaş üretiminin önemli hammaddesiydi. Osmanlı donanmasının ihtiyacı olan urgan, halat gibi malzemelerin çoğu da kendirden yapılmaktaydı. Osmanlı topraklarında kenevir daha çok Karadeniz bölgesinde ekilirdi. Bazı iller şunlardır; Samsun, Sinop, Kastamonu, Taşköprü, Vezirköprü, Amasya, Gümüşhacıköy, Merzifon, Çorum, Tokat, Yozgat, Çarşamba, Terme, Ünye, Fatsa, Ordu, Trabzon, Ödemiş, Tire, Burdur, Urfa, Suruç, Birecik ve Malatya bölgelerinde kenevir ekimi yoğun olarak yapılırdı. 

Kenevir ekimi yanında işlenip, mamul madde hâline de getirilir. Köylüler mahsulün bir kısmını pazarlar, bir kısmını ise kışın evlerinde bez, sicim, urgan, halat, çuval gibi ürün hâline getirirlermiş. Bu yolla bölgede küçük aile imalâthaneleri meydana gelmişti. Kastamonu ve çevresi, kendir üretimi bakımından fazla mahsul alınan ekim alanlarına sahipti. Özellikle GökIrmak'ın etrafındaki verimli araziler ve bu nehrin vadilerle birleştiği bölgeler kendir ve keten ekiminin yapıldığı yerlerdi. Bölge kendir üretiminin yanında imalinin ve ihracının yapıldığı önemli bir yerdi. Taşköprü ve civarı kenevirin en çok ekildiği yerlerdendi. Kendircilik ve urgancılık imparatorluğun sonuna kadar bölgede canlılığını korumuştu. Bölgede kendir ve kendir ürünlerinin satıldığı, kendirci esnafının çalıştığı Kendir Hanı vardı. Kastamonu ve civarından donanma için ve tüccarlar tarafından satın alınan ürünler İnebolu iskelesinden ihraç edilirdi. Kendirci ligin bitmesi ile Taşköprü’de şimdilerde Sarımsak ekimi yapılmaktadır. O dönem ile , bu dönemi karşılaştırdığımızda hatırı sayılır kenevir üretimimiz olduğu ortaya çıkmaktadır.

 

ASAM Kendir Enstitüsü yaptığı çalışmaya göre;

Milli tohumumuz yok olma safhasına gelmiş. Ve geçmişte 4500-5000 ton yerli tohumumuz varken, şu an TÜİK kaynaklarında bu miktar 980 kiloya kadar düşmüş. Asam olarak bulabildikleri kadar tohumu bulup tekrar Milli Tohum üretmeye çalışıyorlar. Şu an ülkemizde 19 ilde izin veriliyor. Cumhurbaşkanımızın açıklamasından sonra izin verilen iller artacağı kesin gözüyle bakılıyor.

 

Konuyu özetlersek eğer;

Bugün dünyada 3 bin üründe kenevir kullanılıyor. Uyuşturucu olamayacak şekilde kenevir üretirsek, Türkiye'nin önü açılır.

bottom of page